AHIRETİNİZİ UNUTMAYINIZ, EBEDİ YURDUNUZ ORASIDIR.
 
SİTE SAHIBİ NECATİ AYDEMİR
Menü  
  Ana Sayfa
  Ziyaretçi defteri
  Özgeçmişi
  Horasan Tarihi
  Coca Colanın Anlamı
  Kuran Okuyun
  Hutbeler
  Haberler
  Galeri
  Dini Hikayeler
  Vidolar
  Makaleler
  Fıkıh
  ilahiler
  Tasavvuf
  İslam Tarih
  Tesbih Namazı
  Hac rehberi
  Namaz

 

Veda Hutbesi
Veda Hutbesi
Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.
İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.
MÜ'MİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!

Hutbeler



SÜNNET VE DÜĞÜN MERASİMLERİ
Aziz ve Muhterem Müslümanlar!
Her şeyin bir esası ve bir temeli olduğu gibi, milletleri teşkil eden cemiyetin temeli de ailedir. Hazreti Adem Aleyhisselam ve Hazreti Havva validemizle cennette başlayan aile hayatı, Allah’ın takdir ettiği evlilik kanunu ile ademoğullarına intikal etmiş, İslâm dini ile ebedileşmiştir. Gerçekten İslâm dini, koyduğu kaidelerle aile hayatına cennet huzuru ve daimi bir baharın seması olmuştur.
İdrak sahipleri için Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor:
“Kaynaşmanız için size kendi (cinsi) nizden eşler yaratıp aranızda muhabbet ve merhamet te’sis etmesi O’nun ayetlerindendir. Doğrusu bunda iyi düşünen zümre için muhakkak ki ibretler vardır.” (Rum Suresi, 30/21)
Peygamber Efendimiz, Hazreti Muhammed (SAV), ailenin kuruluşundaki bu kaynaşmayı sağlayan nikâhın nasıl yapılması gerektiğini şöyle açıklıyor:
“Nikâhı ilân edin ve mescitte yapın ve tef çalın.”(Tirmizi, Nikâh, 6)
Her işini besmeleyle, duayla yapan biz müslümanlar, Allah’ın emri, Peygamberin kavli ile oğlumuza kız isterken, bir hoca efendiye dua ettirip, hayırlı ve mübarek olmasını isterken, ardından İslâm’a ve Kur’an’a aykırı bir şeyler yapıyor muyuz?
Peygamber Efendimiz “Nikâh benim sünnetimdir. Benim sünnetimi uygulamayan benden değildir. Evleniniz! Ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla kıvanç duyuyorum.” (İbn Mâce, Nikâh, 1)
Peki, bizim sünnet ve düğün merasimlerimiz ne kadar İslâm’a uyuyor? Bize “Sen müslüman mısın?” diye soru sorulsa, bu soruyu sorana bile kızarız. Elbette, “Elhamdülilâh müslümanız” deriz.
O zaman düğünlerimiz de müslümana yakışır olmalıdır.
İslâmi düğünlerimizi nasıl yapalım sorusuna gelince:
Sevinçli, mutlu günlerde eğlenmek, neşelenmek müslümanın en tabii hakkıdır. Fakat eğlenmenin de bir usulü ve adabı vardır. Kadın erkek karşılıklı mahremiyet ölçülerine uyulmadan yapılan eğlence, sazlı-sözlü karışık düğünler İslâmi değildir. Peki nasıl yapalım ki İslâmi olsun?
1. Kadınlar ayrı bir yerde, kadın kadına eğlenmelidir. Özellikle bahçesi olan kimseler kadınlar için burada düğününü yaparken, erkekler de ayrı bir yerde erkek erkeğe eğlenmelidir.
2. Nikâh ilân edilmeli ve camilerde kıyılmalıdır.
3. Düğünlerde zengin ve fakir ayırımı gözetilmeksizin düğün yemeğine katılım sağlanmalıdır.
 Hayırlı bir iş olan evlenme ve sünnet merasimlerini, Kur’an’la, vaazü nasihatla, mevlüt okuyarak dualarla, yaptığımız takdirde Cenab-ı Allah’ın rızasını kazanmış oluruz.
Muhterem Mü’minler!
Madem ki müslümanız, o zaman müslümanlığımızı ispat edeceğiz. Hem müslüman olduğumuzu söyleyeceğiz, hem de İslâm’a aykırı düğün yapacağız. Hem sazlı-cazlı, kadınlı-erkekli karışık düğün yapacağız. Hem de arkasından ertesi gün hocaları çağırıp mevlüt okutacağız. Niçin başladığımız gibi bitirmiyoruz? Niçin hem ondan hem bundan vazgeçmiyoruz. Niye mi? İçimizdeki sağduyu bir yerde hata yaptığımızı haber veriyor. Onun için önce yaptığımız yanlıştan vazgeçeceğiz.
Müslümanlığımızı ispat edeceğiz. Nasıl? Düğünlerimizle derneklerimizle... Başka... Camide beş vakit namazlarımızı cemaatle kılarak... Başka... İnsanlara iyiliği emredip, kötülükten vazgeçirmekle... Başka... Yarım yamalak, gelenek ve görenek müslümanlığını, adet müslümanlığını terkedip, gerçek müslümanlığı seçerek ve yaşayarak...
Allah’ın rızasını gözeterek tertip edilen düğünleri yapalım ki, hem dünyada hem de ahirette huzur bulalım.
Hutbeme bir ayeti kerime meâli ile son vermek istiyorum:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrim Suresi, 66/6)








kimsesizleri de bayramın bu güzel havasından mahrum bırakmayalım Bu duygu ve düşüncelerle bayramınızı tebrik ediyor; nice Bayram Namazı Hutbesi 30 eylül 2008 Mumsema İslam Arşivi Bayram Namazı Hutbesi 30 eylül 2008

(BAYRAM NAMAZI HUTBESİ)



بِسْمِاللّهِالرَّحْمـَنِالرَّحِيمِ

إِنَّمَاالْمُؤْمِنُونَإِخْوَةٌفَأَصْلِحُوابَيْنَأَخَوَيْكُمْوَاتَّقُوااللَّهَلَعَلَّكُمْتُرْحَمُونَ

Hucurat,10

RAMAZAN BAYRAMI



Muhterem Mü'minler!

Bugün acılarımızı, sıkıntı ve endişelerimizi bir tarafa bırakıp mutlu olmamız gereken bir bayram sabahındayız
Kimsenin gelip geçmediği bir dağ başında yalnız olsak bile bayram yapacağız Çünkü bayram içimizdedir Mü'min, bayramını gittiği yere götürecek kadar heyecan dolu bir insandır Bayramları şenlendirecek olan da bizleriz Bugün övünç günümüzdür; iftiharımızdır Bizden bayram neşesi bekleyen insanlara beklediklerini ikram edelim Bizden güler yüz, tatlı söz, iyi komşuluk, iyi evlâtlık, iyi ebeveynlik umanları sevindirelim Dargınların ayağına gidelim Özür bekleyenlerden özür dileyelim Komşuluk, akrabalık, dostluk ve en güzeli Allah rızası uğruna gerekirse yüzümüzü toza bulayalım Dünyanın en güzel ve en büyük bayramını, küçük nefsanî duyguların altında ezmeyelim Bu bayramda hastaları unutmayalım Hastalık hâli hepimiz için ibret, hasta olanlar için bir imtihandır Onlar için gıyaplarında ve yüzlerine karşı dua edelim Birbirimize sevgimizi ikrar ve ilân edelim Söz ve davranışlarımızla gösterelim

Muhterem Müslümanlar!

Bu güzel sabahtan başlamak üzere selâmı aramızda yaygınlaştıralım; muhatabımızı tanımasak bile selâmda önce davranalım Zira selam, Müslümanların birbirlerine olan sevgi ve muhabbetlerini ziyadeleştirir Dinimiz, mü'minler arasında sevgi ve saygıyı, birlik ve beraberliği emreder Renk, ırk, dil, bölge ve düşünce farklılığını, tanışma ve gelişme vesilesi sayar Müslümanların birbirleriyle uyumlu ve uzlaşıcı olmalarını ister Bununla birlikte toplumun, dini ve milli değerlerini sarsmaya yönelen her türlü bozgunculuğu, ayrımcılığı ve bölücülüğü kesin olarak reddeder Yüce Allah bu gerçekleri Kur'an-ı Kerim'de şöylece zikreder: "Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın Parçalanıp bölünmeyin " (Al'i İmran, 103), "Allah'a ve Rasulüne itaat edin Birbirinizle çekişmeyin Sonra gevşersiniz ve gücünüz elden gider " (Enfal, 46), "Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın " (A'li İmran, 105), "Mü'minler ancak kardeştirler Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin Allah'a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin " (Hucurat, 10)

Aziz Mü'minler!

Bugün cennet vatanımız için kanlarını seve seve akıtan, canlarını feda eden aziz şehitlerimiz, gazilerimiz ve geçmişlerimize hayır duada bulunalım Onlar için Cenab-ı Hak'tan mağfiret ve rahmet dileyelim Ölmüşlerimizin de üzerimizde hakkı olduğunu unutmayalım Bu güzel bayram sabahında, ne yazık ki İslam aleminde bayram sevincini hissedemeyecek kadar yaralı, yorgun, yoksul, felakete maruz kalmış acı çeken kardeşlerimiz var Bu sabah onların acısını yüreğimizin derinliklerinde hissedelim Darda kalan ve sıkıntıda olan mü'minler için, bütün samimiyetimizle Rabbimize yönelip dua edelim Ramazan, sadece on bir ayın sultanı değil; aynı zamanda on bir ayın örneğidir İbadetlerimiz, ihlâsımız, güler yüzümüz, sadakalarımız, diğergâmlığımız sadece Ramazan'a mahsus kalmamalıdır Kazandığımız güzel hasletleri senenin her gününde ve anında tazeleyelim

Değerli Kardeşlerim!

Şimdi evlerimize gidip içimizde biriktirdiğimiz neşe ve sevinçle hanelerimizi bayram yerine çevirelim Bayramın hakkı, şükran borcumuzun farkında olmaktır Bizi bu güzel ve sevinçli güne eriştirdiği için Yaradan'a şükredelim Bunun bir gereği olarak bayramlaşmayı ve birbirimizi ziyaret etmeyi ihmal etmeyelim Fakir, yetim ve bayramlara sağlık ve afiyetle ulaştırmasını Yüce Mevla'dan niyaz ediyorum



Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 03 11 2005 tarihli hutbesidir







 


ZEKAT İBADETİ

Muhterem Müslümanlar!

Zekat sözlükte; temizlemek, çoğalmak ve bereketlenmek anlamını ifade eder.
Onu şöyle tanımlayabiliriz: "Belli bir malın, belli bir bölümünü, belli yerlere vermektir." Zekatın farziyeti Kur'an-ı Kerim, Sünnet ve İcma ile sabittir. Yüce Allah Kur'an'da 6 yerde "... namaz kılın, zekat verin..." buyurmaktadır. Kur'an'da zekat kelimesi, 28 yerde müstakil olarak, 34 yerde de namaz ile birlikte zikredilmiştir. Bu durum, zekatın fert ve toplum açısından ne kadar büyük bir önemi haiz olduğunu bizlere göstermektedir. Bakara süresi 277. ayetinde Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

"İman edip yararlı işler yapanlar, namazı kılıp zekatı verenler için, Rableri katında karşılık vardır. Onlar için korku da yoktur üzüntü de."

Zekat vermenin karşılığı dünyada güven, bolluk, bereket ve huzur; ahirette ise cennettir. Dünyada mutlu ve huzurlu yaşamak isteyenler, eğer zengin iseler zekatlarını eksiksiz ödemelidirler. Zekatı ödemeyen müslümanlar kazandıklarının hayrını göremezler. Allah katında da, kullar katında da sorumlu olurlar.

Muhterem Müslümanlar!

Zekat, görünüşte malı eksiltir. Fakat, dalları budanan ağaçlarda budama ve ayıklama işlemi, meyvelerin daha sağlıklı ve gür çıkmasını sağladığı gibi; zekat vermek de kazanılan malları bir takım kem nazarlardan korur, güçlendirir, daha bol olmasını sağlar. Bu sebeple her yıl mal varlığını hesap edip düzenli bir şekilde zekatını ödeyen müslümanların mal varlıkları kat kat artmaktadır.

Muhterem Mü'minler!

Zekat, cimriliği önler, insanların cömertlik damarlarını coşturur, hayır-hasenat kapılarını açar. Mülkiyeti sağlamlaştırır. Mal ve servet düşmanlarının azalmasını sağlar. Mükemmel bir sosyal güvenlik ortamı meydana getirir. Ekonomik büyümeye büyük ölçüde katkısı olur.
Zekatın farz olmasının şartları vardır. Bu şartlar da şunlardır: Dinen zengin sayılabilecek miktarda mala sahip olunması, bu malın yıllık asli ihtiyaçlardan artmış olması, mal varlığının üzerinden bir yıl geçmiş bulunması, akıllı olmak, erginlik çağına girmiş olmak ve müslüman olmak.

Yıllık asli harcamalar da şunlardır:
İçinde barınılacak normal bir ev, normal ölçülerde ev eşyası, normal bir binek yahut otomobil, geçimi sağlamaya yönelik dükkan, tezgah, sanat aletleri, yiyim-giyim kuşam harcamaları, çocukların her türlü okul harcamaları, seyahat giderleri, tedavi giderleri, kitaplara yapılan harcamalar, hizmetçi masraflarıdır.

Erginlik çağına girmeyen çocukların zekatını, onlar adına velilerinin ödemesi gerekir.

Muhterem Mü'minler!

Ancak zekat; zekat niyetiyle, nezaket kurallarına uyularak verilmeli, zekatı alanların gönülleri incitilmemelidir.

Alan el değil, veren el olalım. Toplumdaki muhtaç insanları zekat, fitre ve sadakalarımızı vererek görüp, gözetelim. Bu mübarek ay vesilesiyle hem nefsimizi hem de malımızı temizleyelim.

 
SAAT  
   
Bir Ayet  
  .Ey iman edenler ALLAH VE resülünün önüne geçmeyiniz Allahtan korkunuz muhakkakki Allah işiten ve bilendir  
Bir Hdis  
  . Kulun kalbi istikamet üzere olmadan, imanı istikamet üzere olamaz, dili istikamet üzere olmadan da kalbi istikamet üzere olmaz.Şerlerinden Komşusu emin emin olmayan kişi cennete giremez.  
Tarihde bugün ;  
   
Allahın Güzel isimleri  
  الله
Allah
kur anda ilk inen isimdir çünki ilk inen ayet besmeledir.ihlasla Ya allah diye bir müslüman bu isme devam etse.Duası kabul olunur.şeytanın şerrinden emin olur.mutluluğa erişir.rızkı genişler ve allahın izniyle şifa bulur ve imanı kuvvetlenir.
 
Bugün 7 ziyaretçi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol